Ayrılık Sürecinde Hayatta Kalma Rehberi
Ayrılık Sürecinde Hayatta Kalma Rehberi
(Tamamı denenmiş, uygulanabilir yöntemler)
1.Görsel Materyalden Uzak Durun: Akıllı telefonlara lanet olsun ki bir ilişki sürecinde çekilen fotoğrafın, videonun haddi hesabı yok. Birlikteyken hiçbir anlam ifade etmeyen, sehven çekilmiş fotoğraflar bile ayrılık sürecinde çelik mızrak gibi saplanıyor insanın böğrüne. Bunlardan uzak durun, gerekiyorsa bilgisayarda ve telefonda el altı klasörlerden kaldırın. Masaüstü ve cep telefonu arka planınızı değiştirin ve varsa evde çerçeveli olanları çekmecelere saklayın.
2. Döküntüleri toplayın: Beraber gidilen yolculuktan bilet, uçuş biniş kartları, üzerine sevimli notlar yazılmış yapışkanlı kağıtlar, değiş tokuş edilmiş vesikalık ve diğer anısı var diye saklanmış çer çöp ne varsa toplayıp gözeden uzak bir yere koyun.
3. Ani ve Radikal Değişiklikler Yapmak İçin Kendinizi Zorlamayın: Bütün fotoğrafları silmek, ondan kalan ne varsa yakmak, hemen biriyle yatmaya çalışmak, saç boyatmak, sosyal medya platformlarında kendinizi ‘single’ yapmak gibi değişiklikleri bir anda yapmak için kendinizi zorlamayın. Fotoğrafları silmek zor mu geliyor? Silmek zorunda değilsiniz, gözden uzak bir köşede silebileceğiniz günü bekleyebilirler. Hiç silmeyecek dahi olabilirsiniz, sürekli göz önünde durup size bir şey hatırlatmamaları yeterli. Evet, yapılacak çok iş var: Fotoğrafarı silme, eşyalarını kargolama, sosyal medyaya konmuş sevgilili fotoğrafları kaldırma, cep telefonundaki “aşkım” adını “ad soyad” ile değiştirme diye gidiyor. Bunların hepsini bir günde yapmak zorunda değilsiniz, hazır hissedeceğiniz bir gün kesinlikle gelecek; beklemekte sorun yok.
4. Türkçe Poptan Uzak Durun: Ayrılık sürecinde şunu fark ettim ki, pop müzik varlığımız sadece depresyona hizmet ediyor. İki saat Joy Akustik dinleyen bir insanın sırtını doğrultması bir haftayı buluyor. Bunu kendinize yapmayın. Hayranlık derecesinde sevmeme rağmen Sezen Aksu, uzak durulacaklar listesinin başında yer alıyor. Aşk acılı temalı hiçbir şeyi dinlemeyin. Türkçe dedim ama Adele’den falan da uzak durmak iyi olur. Evet, acılı aşk şarkıları dinleyip ağlamak çok estetik ama sizi dibe çekmekten başka bir işe yaramayacak.
5. Birlikte Yapmadığınız Şeyler Yapın: Birlikte yaptığınız bir aktiviteyi tekrarlamak, birlikte gidilen bir yere gitmek çok acıtacak; bunu bilelim. Birlikteyken yapmadığınız, ilişki esnasında unuttuğunuz hobilerinizi canlandırın. Şayet yoksa yapacak yeni şeyler bulun. İçinde onun anılarının yer almadığı aktiviteler rahatlatır. Birlikte gittiğiniz mekanlardan uzak durun. Bunu gerçekleştirmek küçük bir adada yaşarken ve bu adanın her yeri gezilmişken çok zor oldu, ama yapılamaz da değildi. Birlikte gidilen mekanlara gitmek zorundaysanız da yanınıza arkadaşlarınızı alın ki o mekan için yeni anılar oluşturabilesiniz.
6. Her Şeyi Yıkayın: Umarım benim kadar klinik olmazsınız ama olursanız nesneleri koklayıp ağlamak hastalığına tutulabilirsiniz. Anı olarak bırakılmış tişörtler, yastık kılıfları, kaşkollar gibi tüm tekstil ürünlerini yıkayın ki kokusu kalmasın.
7. Rutininizi Terk Etmeyin: Benim için en zoru bu oldu, işi gücü bırakıp tavana bakarak günler geçirmek istedim. Fakat şu an anlıyorum ki bunu yapamamak beni hayatla bağlantıda tutmuş. İşten izin alıp bir iki günü evde geçirmek iyi olabilir ama uzun süreçte alışkanlıklarınızı, işinizi ve yapmanız gerekenleri bırakmayın. Yaşadığınız üzüntü gerçek ama travmaya dönüşmeden de yaşanabilir. Hayatınızın yolunda giden ve size güven veren kısmına odaklanın.
8. Acıyı Atlatmaya Çalışmayın: Sevgili arkasından çekilen acı miktarı ile cool insan olmanın ters orantılı olduğu Demetakalınist çağımızda bu öneri gerçekçi gelmeyebilir ama gerçekten üzgünseniz, değilmiş gibi davranmak hiçbir işe yaramayacak. Üzgün olmakta yanlış, hatalı ya da küçültücü bir şey olmadığını kabul edin ve bırakın yas kendi sürecinde geçsin. Hayatınızı ele geçirmesine izin vermediğiniz üzüntüyü, hemen çöpe atma derdine de düşmeyin. Nihan’ın söylediği gibi bu sizin acınız ve gerçek! Filme ağlar gibi değil, kendi yaşantınızın ardından üzülüyorsunuz ve bu tamamen insanî bir yaşam belirtisi. Vakti geldiğinde zaten geçecek. Bu süreci hızlandırmak için kendinize yalan söylemenize, içinizden gelmeyen şeyler yapmanıza gerek yok.
Epey uzun olmuş, devamını sonra yazayım. Hoşçakalın.
Son Yorumlar